01/02 Sezonu ikinci yarının ilk maçında zorlu Trabzon deplasmanına gidiyoruz. İlk yarıda İnönü'de son dakika golüyle kaybettiğimiz maç üzerine bu karşılaşma daha büyük bir önem taşıyor. İlk yarıdaki son 7 maçtan da galibiyetle ayrılan takımımız maç eksiğiyle Galatasaray'ın 6 puan gerisinde, Fenerbahçe'nin 2 puan önünde ikinci sırada yer alıyor.
Trabzonspor denildiğinde aklıma gelecek ilk kadrodur bu, Gökdeniz, Hami, Aurelio hatta Hans Sommers. Teknik direktörleri de tanıdık bir isim Hans-Peter Briegel. Beşiktaş'ta ise 100. yıl şampiyonluğunu getirecek kadronun iskeleti bulunuyor resmen. Bu maç özelinde de en çok merak edilen isim, yeni transfer kaleci Mattias Asper. Maç sonunda yaşanacaklardan habersiz ilk maçına çıkıyor İsveç'li.
Trabzon tribününde klasik Anadolu takımlarındaki İstanbul nefretini içeren pankartları görüyoruz; 'Trabzon, Samsun, Rize, İstanbul'a yok vize' bunlardan bir tanesi. Ev sahibi, taraftarın da desteğiyle etkili başlıyor maça, önce Hami'nin şutunu Asper kurtarıyor, sonra da Khlestov, Sommers'in kafa vuruşunu çizgiden çıkartıyor.
Rakip kaleye ilk kez 17. dakikada gidiyoruz ve bu dakika kırılma anı oluyor. Tümer'in frikikten attığı golle 1-0 öne geçiyoruz. Bu golle oyun üstünlüğü hiç değişmeyecek şekilde bize geçiyor. Trabzon'un cılız ataklarını da Asper'in kurtarışlarıyla savuşturuyoruz ve ilk yarı tek golle sona eriyor.
İkinci yarının daha başında 'Burası Trabzon buradan çıkış yok' sesleri arasında Ahmet Dursun'un nefis golüyle farkı ikiye çıkartıyoruz. Ercan Taner'in tabiriyle 'Ve Ahmet Dursun Almanların ünlü golcüsü Klaus Fischer'i hatırlatan bir gol atıyor.'. 53. dakikada tribündeki gerginlik kendini belli ediyor, hakeme tepki gösteren Trabzonsporlular sahaya yabancı madde atınca Serdar Tatlı ilk anonsu yaptırıyor.
Gerginlik de durduramıyor Kara Kartalı ve 58. dakikada bir nefis gol de İlhan Mansız'dan geliyor. 3 gole imza atan Tümer-Ahmet-İlhan yan yana gelerek adeta poz veriyor. Bu sırada deplasman tribününden 'Beş, beş, beş' sesleri yükseliyor. Golden sonra çok net fırsatlar yakalasak da uzun bir süre gole çeviremiyoruz.
Trabzonspor maçtaki en net pozisyonunu Gökdeniz'le yakalıyor ama Asper adeta mucizevi bir kurtarış yapıyor. Ve sonlara yaklaşırken ceza sahasında Ümit'in düşürülmesiyle penaltı kazanıyoruz, Ronaldo penaltıyı çok sert bir vuruşla gole çeviriyor.
83. dakikada ise yıllar boyunca akıllardan çıkmayacak sahne gerçekleşiyor. 'Sen şampiyon olmasan da...' sesleri arasında Khlestov beşinci golü atıyor ve film kopuyor. 2 dakika önce söylenen 'Seviyoruz işte var mı diyeceğin...' bestesi yerini öfke patlamasına bırakıyor. Sahaya atılan koltuklar üzerine Serdar Tatlı yardımcılarını alıp sahayı terk ediyor. Avni Aker'in her yerinde ayrı bir kaos hakim, yanan koltuklar, polisler, itfaiye araçları.
Hakem sahayı terk etse de futbolcular sahadan ayrılmıyor. İçeriden gelen ilk bilgiler de ortam sakinleşince maçın devam edeceği yönünde oluyor. Bu sebeple de gergin bekleyiş devam ediyor. Özellikle de Asper'in ilk maçı olması ve polis kordonu arkasında etrafa şaşkın şaşkın bakması aklımdan çıkmıyor.
Soyunma odasından son bilgi maçın devam etmeyeceği şeklinde geliyor ve Beşiktaş bu zor ve olaylı deplasmandan çok net bir skorla dönüyor. Böylelikle İnönü'deki maçın intikamı alınmış oluyor.
Olaylar:
Maçın Geniş Özeti:
